16 Ağustos 2010 Pazartesi

ZİHİN VE MEDİTASYON

ZİHİN VE MEDİTASYON


Hiçbirimiz doğduğumuzda bir zihne sahip değildik. Zihin dediğimiz biyolojik bilgisayarın işlemeye ve kaydetmeye başlaması doğumdan itibaren 3 veya 4 yıl alıyor.


Yapılan araştırmalarda kız çocukların “bilgisayarlarının” erkek çocuklardan biraz daha üstün olduğu ortaya çıkmış, onların zihni daha önce dolmaya ve çalışmaya başlıyor. Sonuç olarak kızlar, erkeklerden daha önce konuşmaya başlıyorlar.


Çocukluğumuzu hatırlamaya çalıştığımızda 3 ya da 4 yaşlarımızda takılmamızın sebebi, daha öncesinin kayda geçmemiş olmasındandır.


Zihin aileden sonraki verilerini okuldan, arkadaşlardan, çevreden toplamaya devam ediyor. İzlenimlerini, okuduklarını, yaşadıklarını yorumluyor, tartışıyor, yargılıyor, kıyaslıyor, yakınıyor, endişe ediyor, korkuyor, beğeniyor ya da beğenmiyor, bazılarını bilinçaltına atarak bastırıyor, uykumuzda bile çalışarak rüyalarımızı yaratıyor.


Zihnimizin yarattığı bunca gürültü her zaman içinde bulunduğumuz durum ile ilgili olmayabiliyor, çoğu zaman geçmişte yaşanmış şeyleri yeniden canlandırarak acı çekip, gelecekte olabilecek şeyler için kaygılanıyor.


Bu kaygılar, endişeler ve olumsuz düşünceler önce duygularımıza sonra enerjetik bedenimize daha sonra da fiziksel bedenimize yansıyarak birçok hastalığı davet ediyor.


Üstelik zihnimiz, içinde bulunduğumuz durumu ya de geleceğimizi geçmiş deneyimlere göre yorumladığından geçmişin kopyası olan geleceğimizi de yaratıyor.


Aslında doğru ve yapıcı kullanıldığında muhteşem bir alet olan zihnimiz üzerinde nasıl hakimiyet kurabiliriz ya da başka bir deyişle onun efendisi oluruz?


Tanrı, insanı yarattığında zihni için bir açma ve kapama düğmesi yaratmamış. Büyük ihtimalle insanın bunu keşfetmesini istemiş.


Zihnimizi istediğimizde açıp, istemediğimizde kapatmaya “MEDİTASYON” diyoruz.


Meditasyon, hem bizim zihnimizden ayrı bir varlık olduğumuzu keşfedip kendimizle tanışmamızı sağlar, hem de zihnimizi dinlendirip daha iyi çalışma ve daha zekice işleme kapasitesine kavuşturur.


Meditasyonla hem zihnimiz hem de varlığımız dinlenir.


Gece, gündüz uyku da dahil olmak üzere çalışan bir zihin güçsüzleşir, donuklaşır, yaratıcılığını ve parlaklığını kaybeder.


Zihnimizi arada sessizleştirip, gerektiğinde kullanmayı öğrenirsek yaşam boyu bize hizmet edecek muteşem bir güce sahip oluruz.


Varlığımız için ise meditasyon; bize sessizliğin, sonsuzluğun, ölümsüzlüğün ve varoluşun kapılarını açar.


Meditasyon, bize İlahi dünyayı, Tanrısal olanı sunduğu gibi fiziksel dünyada da zihnimizi gücüne kavuşturarak ve gereksiz gürültüleri susturarak iki yönden hizmet eder.


Zihnimiz sessiz olmayı birden öğrenemez ama sessizlikten güç aldığını kavradığında artık hiçbir şey bizim için eskisi gibi olmayacaktır.


Zihnimiz sessizleştiğinde “VARLIĞIMIZ EFENDİ”dir ve O Efendi zihnini gerektiğinde kullanıp, gerekmediğinde kapatabilmelidir.


Bir sonraki yazımda kendi kendinize uygulayabileceğiniz saatlerce uyumuş gibi zinde ve enerjik hissettirecek nefes ve gevşeme egzersizlerinden bahsedeceğim.


Sevgiyle kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder