30 Ekim 2010 Cumartesi


BEDENİMİZ BİZE NE SÖYLÜYOR?


Bedenimiz düşüncelerimizin ürünüdür. Düşüncelerimiz bedenimizin görüntüsünü, hormonlarımızın işleyişini ve sağlığımızı etkiler.


Bütün hastalıklar önce zihinde başlar. Aslında bütün hastalıkların kaynağı aynıdır ama her insanda farklı tezahür eder. Bütün hastalıkların ortak sebebi “Olumsuz düşünceler ve stres”tir.


Hastalığın sağlıklı düşüncelere ve sağlıklı ruhsal yapıya sahip olan bir insanın bedeninde barınabilmesi imkansızdır.


Vücudumuz her saniye milyonlarca hücreyi yok edip yenilerini yaratıyor, her yedi yılda bir bedenimiz kendini yeniliyor. Bu mükemmel sistemi bozan ise bizim olumsuz düşünce ve duygularımız.


Kafamızda tekrarlanan her düşünce, zamanla inanç haline gelerek önce enerji bedenimizde daha sonra fiziksel bedenimizde yansımalarını gösterir.


Tekrarladığımız ve onayladığımız her cümle, olumlu ya da olumsuz bilinçaltımızda kalıplara dönüşür ve bu düşünceler doğrultusunda hissetmeye ve davranmaya başlarız. Birçok hastalığın genetik olduğunu düşünüp buna inandığımız için ailemizde yaşayıp gördüğümüz bir hastalığı bizim de yaşayabileceğimize inanmayı seçeriz.


“Ailemde bu hastalığa yakalanmış insanlar olabilir ama ben onlardan daha bilinçliyim, onların koşullarından farklı bir hayatım var ve ailemin sağlığı ile benim sağlığım arasında bağlantı yok” demek de bir seçim, “Ailemde bu hastalık yaşanmış, büyük bir ihtimalle ben de çıkacak” demek de bir seçim.


Genlerimiz, düşüncelerimizi, seçimlerimizi ve yaşam biçimimizi belirlemiyor, sadece olasılıkları belirliyor. Buna inanmak ya da inanmamak bizim seçimimiz.


Başımıza gelen her türlü sağlık sorununu biz yaratıyoruz. Sağlığımızın sorumluluğu tamamen bize ait.


Sağlıklı olmak, fiziksel bedenimizde bir hastalığımızın olmaması demek değildir. Bedenimizin, zihnimizin ve duygularımızın uyum içinde olduğu bilinçli, mutlu ve üretken olabilmektir.


Sağlık, hastalık, mutluluk ya da mutsuzluk, yaşadığımız hayatı bir yük ya da armağan olarak görmek, yaptığımız seçimlerin sonucudur.


Yaptığımız seçimlerin sonuçlarını beğenmediğimiz için suçu başkalarında ya kaderde aramak, bizi mutsuzluktan ya da hastalıklardan kurtarmaya yetmiyor.


Sağlıklı ve mutlu olmak bizim doğal hakkımız. Zihinsel, ruhsal ve bedensel sağlığımızı korumak için kendimize zaman ayıralım. Bedenimizin diline, bize ne söylemeye çalıştığına kulak verelim.


Hepimizde görülebilecek bazı rahatsızlıklar yoluyla bedenimizin bize vermek istediği mesajların yapılan araştırmalarda %90-95 oranında doğru olduğu görülmüştür;



BAŞ AĞRILARI


Kendimizi yanlış, değersiz görmekten yani onaylamamaktan kaynaklanıyor. Başınız ağrımaya başladığında kendinizi hangi konuda hatalı bularak yargıladığınıza dikkat edin ve hemen o konuyla ilgili kendinizi affedin. Migren türü ağrılar kendilerine çok baskı yapan mükemmeliyetçi kişiler tarafından yaratılıyor. Migrene yoğun olarak bastırılmış kızgınlık sebep oluyor.


BOYUN VE BOĞAZ


Boynumuzla ilgili yaşadığımız sorunlar, kendi bakış açımızla ilgili inatçı bir tutum sergilediğimiz ve her konuda haklı çıkmak isteyen bir kişiliğimiz olduğu anlamına geliyor. Eğer sadece “tek yol” ya da “tek bakış açısı” olduğu konusunda inancımız varsa hayatın çoğuna kendimizi kapatıyoruz demektir.


BOĞAZ


Boğazımızla ilgili yaşadığımız sorunlar, olaylar karşısında hakkımızı aramaktan çekinmek, “ben buyum” cesaretini gösterememekten kaynaklanıyor. Ayrıca boğaz bedenimizdeki “yaratıcı akışı” temsil ediyor. Yaratıcılığımızı ifade edemediğimizde ya da engellendiğinde boğazımızda sorunlar baş gösterir.


Başkalarının hayatını yaşamaktan kendi istediklerini yapamayan, sürekli anne, baba, eş, sevgili ve çocuklarının istekleri doğrultusunda yaşayan insanların çoğunda boğaz hastalıkları ve tiroid sorunları görülüyor.


SIRT AĞRILARI


Sırt destek sistemimizi temsil eder. Burada yaşadığımız sorunlar yeterince destek göremediğimizin ifadesidir.


Sırtımızın üst bölgesindeki ağrılar, duygusal anlamda destek yoksunluğu hissettiğimiz anlamına gelir.


Orta kısmı, hissettiğimiz suçluluk duygusuyla ilgilidir. Geçmişte yaşadığımız olaylarla ilgili hissettiğimiz suçluluk ya da olayları bastırarak hatırlamak istememekten kaynaklanır.


Sırtımızın alt bölgelerindeki ağrılara genellikle, yaşadığımız ekonomik sorunlar yol açar.


GÖĞÜSLER


Anne olmamızın sembolü. Göğsümüzde yaşadığımız sorunlar, aşırı koruyucu olmak anlamına gelir. Annelik sürecimizin bir parçası da nerede elimizi çekeceğimizi bilmek, çocuğumuzun büyümesine ve hata yaparak olgunlaşmasına izin vermektir. Göğüs kanserinin olduğu yerde derin bir öfke ve kırgınlık vardır.


KALP


Kendimizi sevgiden ve yaşama sevincinden yoksun bırakırsak, kalbimiz sağlığını yitirir. Yaşarken yarattığımız dramlara, kendimizi öyle kaptırıyoruz ki, her an çevremizde olan küçük sevinçleri göremiyoruz ve sevgiye ve yaşama sevincine kendimizi kapatıyoruz. Kalbimiz tek başına kriz yaratmıyor. “Krizi yaratan biziz”.


MİDE


Mide sorunları genellikle korku ve stresten kaynaklanıyor. Ülser, yeterli hissetmemenin yoğun korkusu. Başkalarını memnun edebilmek için harcanan yoğun çaba, işimiz ne kadar önemli olursa olsun kendimizi yetersiz hissetmemiz.


CİLT


Bireyselliğimizin ifadesidir. Başkalarının üzerimizde gücü olduğuna duygusuna kapılırsak cildimizde sorunlar baş gösterir. Cilt sorunlarından kurtulmanın en etkili yollarından biri gücünüze tekrar sahip çıkarak, günde yüzlerce defa “kendimi onaylıyorum” demektir.


ŞİŞMANLIK


Korunma ihtiyacımızı temsil eder. İncinmekten, eleştirilerden korktuğumuzda ya da güvensizlik hissettiğimizde yemeğe sığınıp kilo almaya başlarız. Dönem dönem yaptığımız rejimler sonuç verir ama rejimi bıraktığımız anda kilolar geri döner. Kendimizi zaaflarımızla sevmek, onaylamak, hayata güvenmek ve güvencede olduğumuzu bilir ve hissedersek en ufak bir sorunda yiyeceklere sarılmayız.


Hayatımızda ne olduğundan çok, nasıl tepki gösterdiğimiz önemli. Tüm yaşadıklarımızdan yüzde yüz sorumluyuz.


· Fiziksel bir sorununuz olduğunda önce zihinsel nedenine bakın.

· Sessizce oturun, içinize yönelin ve kendinize sorun. “Bende bunu yaratan hangi düşüncelerim olabilir?”

· Şu sözleri tekrar edin: “Bilincimde bu koşulları yaratan düşünce kalıplarımı bırakıyorum”.

· Yeni düşünce modelinizi bularak, konuyla ilgili olumlamanızı yaratın ve bunu defalarca tekrar edin.

· İyileşmenizin zaten başlamış olduğunu kabul edin ve hissedin.


Sevgiyle kalın.

1 yorum: